Petruso Grey’in Hikayesi
Adım Petruso Grey. 1995 yılında Türkiye’de dünyaya geldim. Annem Su, iş kadını ve Türk, babam David ise bir yazılım şirketinde geliştirici ve Amerikalı. Ailemin kökenlerinin karışık olması, babamın Ukrayna sevgisi de birleşince böyle telaffuzu garip, insanlara kendimi tanıtmakta çok zorlandığım bir isim ortaya çıkmış. Küçükken çok yaramazlık yapmayan, beni gören her insanın sevdiği bir çocuktum. Bu durum büyüdüğümde insanlara karşı hoşgörülü ve anlayışlı olmamı, küfürden pek haz etmememi sağlayacaktı. Sevgi içinde, akrabalarımla mutlu mesut büyüyen ben için ilkokula geldiğimde işler biraz değişti. Aileme düşkünlüğüm yüzünden okula gitmek istemeyen ve ilkokulda her gün okuldan kaçmaya çalışan bir çocuktum. Durmadan ağlar öğretmenlerime ders işletmezdim. Bir süre sonra ailemin ve okulumun yardımı ve sabrıyla okula alıştım ve çok sever oldum. O kadar çok sevmiştim ki okuma yazmayı ilk öğrenen, sınıfta en yüksek notlara sahip olan öğrenci bendim. Öğrencilik hayatımdaki başarım bu günlerden itibaren başlamıştı. Eve geldiğimde ilk işim derslerimi bitirmek, dışarı çıkmak isteyen arkadaşlarıma cevabım hep “Önce ödevlerimi bitirmem lazım.” olmuştu. Ortaokula gelene kadar hep sınıfın en başarılı öğrencisiydim ve ailem her zaman beni diğer öğrencilerden üstün görüyordu. Bu durum ortaokuldan başlayarak tüm eğitim hayatım boyunca bana sıkıntı yaratacaktı.
Ortaokulda derslerime olan ilgimin azalması ve notlarımın yavaş yavaş düşmesiyle ailemin bana karşı olan olumsuz tepkileriyle karşılaşıyordum ilk defa. Bugüne kadar en başarılı her yerden burs alan öğrenci, şimdi notlarını düşürmeye başlamış, ders çalışmak yerine evde bilgisayarıyla ilgilenip internetten yazılım dillerini öğrenip arabalara bakıyordu. Liseye geçtiğimde durumum iyice vahimleşmişti. Tam anlamıyla okulla aramdaki bağı koparmıştım. Okula çeşitli bahanelerle gitmiyor, sürekli evde bilgisayar başında kod yazarak ve arabalar hakkında araştırmalar yaparak vakit geçiriyordum. Okula gitmemelerim sonucunda okuldan atıldım ve o günden sonra okula gitmeyeceğime yemin ettim. Ailemin tepkisi çok büyük olsa da anlayışlı olmaları sayesinde bir süre sonra bu duruma adapte oldular. Yaptığım yazılımlardan para kazanmaya başladığımda babamın içi rahatlamıştı.
Fakat internetten yeterli bilgi alamadığım için işimde çok iyi değildim ve az para kazanabiliyordum. Arabalara olan ilgimi ve yazılım bilgilerimi kullanabileceğim bir meslek düşünmeye başlamıştım. Bir mekanik atölyesi kurmak gibi hayallerim vardı artık. Fakat bir şey eksikti: “Para.” Bu hayallerimi gerçekleştirmek adına babamın da bir tanıdığının vesilesiyle taşınarak taşındığım yerde iş aramayı kafama koymuştum. Ufak tefek garsonluk, çıraklık gibi kolay iş bulabileceğim işlerde çalışıp belki işimde yükselerek bu hayallerime ulaşabilir, belki de bir mekanik atölyesinde düşük bir pozisyonda işe başlayabilirdim. Yola çıktım ve gitmek istediğim şehre vardım. Yaptığım ilk şey babamın arkadaşıyla buluşmaktı.
O bana kalacak yer, yiyecek yemek vermişti. Bundan sonraki tek amacım hayalimdeki işi aramaktı. Küçük işlere başlamadan önce bir mekanik atölyesine uğramayı denemek istemiştim. Hayatımın en büyük şokudur ki babam beni bilerek oraya ve o arkadaşının yanına göndermiş. Meğer orda sevdiğim işi çok iyi bir yerde ve iyi paralar kazanarak yapacağımı biliyormuş. Gittiğim şehirde “vintage garage” isimli bir mekanik atölyesinde işe girdim. Burası benim hayatımı değiştiren yer olmuştu. İşimde çok başarılı bir mekanik çalışanıydım ve modifiye alanında uzmanlaştım. Artık şehirdeki insanlar benden randevu alıyor, araçlarını bana yaptırmak istiyordu. Uzun süreli çalışmalarım ve çok güzel arkadaşlıklarımın ardından aynı şehirde başka bir atölyeden teklif almıştım. Hiç düşünmeden kabul ettiğim bu teklif kariyerim adına çok sağlıklı bir seçim olmuştu. Çok daha büyük bir atölyede daha iyi bir maaşa çalışabilecektim. Üstelik insanlar önceki çalıştığım atölyeyi değil beni tercih ettiği için aynı müşterileri yeni çalıştığım atölyeye çekmekte hiç zorlanmamıştım. Yeni büyük dükkanımızda bir sürü iş arkadaşı edinmiştim. Bu dönemde ufak tasarımcılık işleri de alıyor, boş vakitlerimde hobi olarak afişler tasarlayıp ucuz fiyatlardan satıyordum.
Yıllarca mekanik çalışanı olmak beni çok sıkmıştı derken iş arkadaşlarımın işe gelmediğini, şehirdeki arkadaşlarımın pek ortalıklarda görünmediği sezmiştim. Evet benim durumun iyiydi fakat ülke bir krize sürükleniyordu. Hiçbir insanın kaldıramayacağı türden bu ekonomik ve sosyal kriz herkesi derinden etkilemişti. Bu dönemde yaptığım en büyük hata bunu öngörmeyerek hiçbir birikim yapmamış olmamdı. Dükkan için alıp modifiyelediğim birkaç arabam, cebimde birkaç bin dolarımla ortada kalmıştım ben de. Ailemin yanına dönmek zor geliyordu, arkadaşlarımı tercih ettim. Yakından tanıdığım Kurtuluş’u aradım ve nereye taşındığını öğrendim, yanında çok sevdiğim birkaç arkadaşımın daha gittiğini öğrendiğimde içim gerçekten rahatlamıştı. Artık çok daha mutlu olacağımız bir şehre doğru yola çıkmıştım.
Resim Galerisi

Erkek
26
Türkiye Cumhuriyeti
Character Out Of City (COOC)